Kamuflaj Balığı




Kamuflaj

Gözden gizlenmek, saklanmak anlamına gelen kamuflaj, savaşta ve doğal hayatta düşmandan saklanmak, düşmanı şaşırtmak için kullanılan bir stratejidir. Kelimenini kökeni Fransızca'dır.

18. yy. a kadar kullanılmayan bu strateji, teknolojik silahların ilerlemesi ile cazip hale geldi. Eski dönemlerde düzenli orduların elbiseleri rengarenk idi ve her grubun rengi farklı idi. Bu, savaş cephesinde düşman ve dostun anlaşılması için önemli bir unsurdu. Fakat sanayi devrimi ile gelişen teknoloji ve silah endüstrisindeki ilerlemeler sonucu, gizlenmenin önemi ortaya çıktı.

Doğal hayatta, avın avcıdan korunabilmesi için ya da avcının avını yakalaması için kamuflajın doğal refleks olarak kullanıldığı bilinmektedir

Aslan Cita Sırtlan







Aslan

Afrika aslanı, savanların en büyük yırtıcısı, dünyanın en büyük ikinci kedisi gibi unvanları elinde bulunduran 4 büyük kediden bir tanesidir. Erkek aslanın boyu 90 cm’i kuyruk olmak üzere 2,70 metreyi, ağırlığı ise 260 kiloyu bulabilir. Dişiler ise bunun neredeyse yarısı kadardır. Postu kahverengimsi sarıdır. Erkeğin yelesi kahverengimsi sarıdan siyaha kadar değişir. Geniş alınlı, güçlü çeneli, uzayıp çekilebilen tırnaklı, sarımtırak kısa ve yatık tüylüdür. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Erkek aslanın başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süslüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem, kızdığı zaman kabarır. Çok güçlü ve cesur olduğundan dolayı hayvanların kralı olarak adlandırılır. Yeryüzünde en büyük ikinci kedidir. Vahşi hayatta bilinen en güçlü birinci saldırgan kedidir. Korkunç kükremeleri 5 km ileriden duyulabilir.Aslanın sinirlendiği zaman ne yapacağı bilinmemektedir.İnsanları av olarak kullanabilirler.

Sırtlan

Afrika kıtası ve Hint alt kıtasına özgüdür. Leş de yerler.Aslan, pars gibi güçlü hayvanların elinden kolaylıkla avlarını alabilirler. Afrika'da bulunan etobur hayvanların arasındaki en güçlü çeneye sahip hayvanlardır. Asıl sırtlanların çeneleri o kadar kuvvetlidir ki kemikleri bile kırabilirler. Bu yüzden çok aç kaldıklarında kemik yedikleri de görülmüştür.





Elektrikli yılan balığı

Elektrikli yılan balığı, adından ve görüntüsünden tahmin edildiği gibi bir yılan balığı olmayıp, yeni dünya bıçak balıkları (Gymnotiformes) takımından sayılır. Asıl yılan balığı gibi silindirik uzun bir vücudu vardır. Anal yüzgeci hemen hemen tüm vücut boyunca ilerler ve kuyruk ucunda son bulur. Sırt- kuyruk ve karın yüzgeci mevcut değildir. Boyu 2.5 metreyi bulabilirken ağırlığı 20 kg'a kadar gelebilir. Geniş, oval ve yassı olan kafası heybetli bir ağız taşır. Renk, griden kahverengimsi boz renge kadar uzanır. Ağız boşluğundaki özel bir kan damarından oksijen alır ve ortalama her on dakikada bir su yüzeyinde hava solur.

Vücudunun büyük kısmı, aslında yüksek gerilim salan kaslara dönüşmüş elektrik organları (elektroplax) ile kaplıdır. Bu organlar, herbiri düşük gerilim üreten çok sayıdaki elektrik üreten elementlerden oluşur. Bu aynı, seri olarak bağlanmış bir pil sistemi gibi gerçekleşir. Bir elektrikli yılan balığında 5.000 ile 6.000 arasındaki elektroplax, beraberce 500 voltluk bir gerilim, 500 wattlık elektrik üretebilir.

Organlar, avlarını yakalamasına ve savunmaya hizmet ederler. Gerilim, sadece küçük balıkları öldürürken, ayrıca bir insanı da ölümcül olarak yaralayabilecek durumdadır. Alexander von Humboldt'un ünlü Güney Amerika keşif gezisinde tasvir ettiği gibi, elektrikli yılan balığı hatta atları bile öldürebilir.

Halkın, balığın çarpmasından korkusu o kadar abartılıydı ki biz ilk üç gün hiçbir şey hissetmedik. Derken rehberimiz atları ve katırları suya getirdi ve avlamaya başladı. Daha beş dakika geçmişti ki iki at boğuldu. 1.6 m boyundaki elektrik balığı atın karnına saldırdı ve onu çarptı. Ancak zamanla eşit olmayan savaşın ateşi düştü ve tükenmiş balıklar dağıldı. Birkaç dakika sonra beş büyük yılan balığımız vardı. Onlarla dört saat boyunca deneyler yaptıktan sonra takip eden günlerde, kas halsizliği, eklem ağrıları ve genel iç bulantısı hissettik.

(Not: Humboldt burada özellikle, atların boğulduğunu vurguluyor. Yılan balığının çarpması at için öldürücü olmasa da onu durgun bir suda da boğulabilecek kadar uyuşturuyor.)

Elektrik çarpması balığın bulanık suda yön tayinine, kendi sınırlarını belli etmesine ve çiftleşecek partner bulmasına da hizmet eder. Balık bu esnada daha zayıf ve daha yavaş impulslar üretir.

Genç yılan balıkları zeminde yaşayan omuriliksizleri yerler. Buna karşın yetişkinler, ağırlıklı olarak yemeden önce öldürdükleri balıklarla beslenirler.

Elektrikli yılan balıkları, çiftleşme için partnerlerini, elektrik salınımlarının yardımıyla ararlar. Bu zayıf salınımları mhtemel partner bulanık suda hisseder. Çiftleşme genelde Eylül ile Aralık arasında yer bulur. Erkekler su bitkileri ile yuva kurar, yumurtalara ve sonra da larvalara bekçilik yaparlar. Bunlar, yumurtadan çıktıklarında on santimetre boyundadırlar.

Baykuş



Baykuş

Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.

Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derecelik alan içinde rahatça çevirerek çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.

Ayılar Belgeseli




Ayı

Ayılar genellikle iri ve hantal yapılı kısa bacaklı hayvanlardır. Ağırlıkları Malaya ayısında yaklaşık 27-46 kg’dan başlayarak Alaska iri boz ayısında 780 kg’a kadar ulaşır. Erkek ayılar daima dişilerden daha iri olurlar. Bu iri gövdelerine karşın çoğu iyi bir tırmanıcı ve usta bir yüzücüdür. İnsanlar gibi topukları da yere değmek üzere bütün ayak tabanını basarak yürüyebilirler. Her ayağında beş parmak, parmaklarının ucunda da içeri çekilmeyen tırnakları vardır. Tembel ayı gibi bazı türlerde pençeleri kazmaya çok elverişlidir. Kuyrukları çok kısadır. Tüyleri uzun ve çoğu türlerde kahverengi ya da siyah olmak üzere tek renklidir. Sadece büyük pandanın beyazlı siyahlı bir rengi ve kutup ayısının beyaz renkli tüyleri vardır. Bazı türlerin göğüslerinde ya da yüzlerinde farklı Ayılar genel olarak hem et hem de otla beslenen hepçil hayvanlardır. Bu hayvanların beslenmesinde et, balık ve meyve önemli yer tutar.Ama familya üyelerinin beslenme tercihleri türden türe değişiklik gösterebilir. Örneğin tümüyle etobur olan kutup ayısı en çok fokları yeğlerken büyük ölçüde otçul olan gözlüklü ayı bitkilerle beslenmeyi seçer. Bu arada hemen hepsi baldan hoşlanır.


Yaşam Şekli Genellikle kuytu orman köşelerindeki ağaç oyuklarında ya da büyük kayaların arasında oluşan çukurlarda, mağaralarda, inlerde, yaşarlar. Kış gelmeden önce bol bol beslenerek semiren ayılar kışın büyük bir bölümünü inlerinde, düzensiz biçimde uyuyarak geçirirler. Ama bu uzun uyuklama gerçek bir kış uykusu sayılmaz.

İnsanlar tarafından, postu eti ve yağı için olduğu kadar anı değeri için de avlanan ayılar doğada yabani olarak 15-30 yıl kadar, yakalanıp insanlarca bakıldıklarında ise çok daha uzun yaşarlar.



Akrep




Akrep (Scorpiones), takımını oluşturan genellikle sıcak ve nemli bölgelerde yaşayan, vücutları sert kitin bir tabaka ile örtülü, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehir iğnesi bulunan eklembacaklılara verilen ad.

Taşların altında, duvar yarıklarında, kurumuş ağaç kabukları altında veya yer altında kazdıkları dehlizlerde rastlamak mümkündür. Karlı bölgeler hariç hemen hemen her yerde yaşarlar. Yalnız yaşamayı severler.Boyları 2 cm ile 15 cm arasında değişir. Yassı halkalardan teşekkül eden vücut; başla kaynaşmış bir gövde, karın ve kuyruk (telson) olmak üzere üç bölümden meydana gelir. Gövdede önden arkaya doğru büyüklükleri artan, uçları çift çengelli dört çift yürüme bacağı bulunur. Gövdeye bağlı karın kısmı ise 7 geniş halkadan meydana gelmiş, alt yüzeyinde birinci halkada kapaklı bir adet cinsiyet açıklığı, ikinci halkada dokunum ve iz bulma görevi yapan bir çift tarak organı, 3, 4, 5 ve 6. halkalarda "kitap trakeleri" adını alan solunum organına ait birer çift olmak üzere toplam dört çift solunum deliği (stigma) vardır. Karın kısmından sonra 6 adet dar ve yuvarlaksı halkalardan meydana gelen ve bir yay gibi sırta doğru bükülebilen akrebin kuyruğu, eğrilmiş bir zehir iğnesi veya mızrağını taşıyan şişkin halka ile biter. Akrep, yürüdüğünde kuyruğunu kaldırır. Düz ve kaygan yüzeylere tırmanamaz. Halk arasında vücudunun son bölümü her ne kadar akrebin kuyruğu olarak biliniyorsa da, gerçekte karın kısmının daralan uzantısıdır. Çünkü içinden bağırsak geçmekte olan telsonun sondan bir önceki halkasında dışkılık son bulmaktadır.Akrepler zehirlidir.







Ahtapot

Ahtapot(Octopoda) kabuksuz bir kafadan bacaklıdır. Kayalar üstünde kollarıyla sürünerek ve suyu hunisinden püskürterek hareket eder. Küçük türleri kayalık ve yarıklar arasında gizlenerek avlanır. İnsan ve büyük hayvanlardan saklanırlar. Çekmenli kollarıyla yengeçleri yakalar, kabuklarını boynuzsu ikiz çeneleriyle ve dişli dilleriyle parçalarlar. Parlak ve ses çıkaran nesnelere karşı çok meraklıdırlar. Mürekkep balığı en yakın akrabasıdır.


Kamufle olan (daha olmamış,oluyor) ahtapot
Yüzen ahtapot Vücutları kese şeklinde yuvarlağımsı olup, manto üzerinde yüzgeçler yoktur. Boyları 100 cm ye kadar çıkabilir. Bir çift küçük çubuk halinde kabuk kalıntısı bulunur. Ağız çevresinde, üzerinde 2 sıra vantuz bulunan 8 adet, benzer yapıda güçlü bacak ve kolları bulunur. Ters çevrilip bakılırsa tam ortada kuş gagasına benzeyen sert, koyu renkli ve kesici ağzı görülür. Erkeklerde bu kollardan birisi cinsel organ vazifesi görecek şekilde değişikliğe uğramış olup hektokotil olarak adlandırılırlar.


Ahtapotun yumurtaları Ahtapotun yumurtasının her biri bir kapsülle muhafaza edilir. Yumurtalar salkım şeklinde bir küme meydana getirir. Her kapsülün bir ucu taşa veya başka bir zemine bağlanır. Dişi ahtapot yumurtaların üzerine kuluçkaya yatar. Açlıktan ölme pahasına yumurtalarını terk etmez. Hatta zorda kaldığında bacaklarından bir kaçını yiyebilir. Yumurtadan doğrudan doğruya ergine benzer yavrular çıkar. Bu yavrular sinir sisteminin kontrolü altında kasılarak veya gevşeyerek seri bir şekilde renklerini değiştirerek bulundukları ortama adapte olurlar.ya burda hiç bişiy yok

1 Dolar




Dolar, 100 sente denk para birimi. ABD, Kanada, Avusturalya ile Güney Amerika, Pasifik, Karayipler, güneydoğu Asya ve Afrika'daki bazı ülkelerin resmi para birimidir.

$ sembolü ile gösterilir.

ABD doları dünyadaki en yaygın para birimidir

belgeselciden

Balinalar



Balina

Balinalar (Latince: Cetacea) içinde balinaları, yunusları ve liman yunuslarını barındıran, memeliler sınıfında bir takımdır. Biyolojik adlarda "balina" için Latince cetus sözcüğü kullanılır, özgün anlamı ise "büyük deniz hayvanı"dır. Latinceye ise Yunanca'dan geçmiştir. Yunanca ..... sözcüğü "balina" ya da "herhangi bir dev balık veya deniz canavarı" anlamındadır.

Balinalar suda yaşama tam olarak uyum sağlamış memelilerdir. Gövdeleri mekik şeklinde, ince uzun ve ortada kalındır. Ön uzuvları değişerek yüzgeçe dönüşmüştür. Arka uzuvları ise çok küçülmüştür, belkemiğine bağlı değildirler ve gövde içinde gizlidirler. Kuyrukları yatay olarak düzleşmiştir. Hemen hemen hiç kılları yoktur ve kalın bir yağ tabakası ile soğuktan korunurlar. Grup olarak yüksek bir zekâ düzeyine sahiptirler.

Balinalar takımında doksan tür bulunur. Tatlısu yunusu olan beş türü hariç hepsi deniz ve okyanuslarda yaşar. Takım iki alt takıma bölünmüştür: çubuklu balinalar (Mysticeti) ve yunuslar ile musurlarıda da barındıran dişli balinalar (Odontoceti).

Kanak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Balina

Yunus Balıkları









Yunus Balıkları



Yunus, balinalar (Cetacea) takımının dişli balinalar (Odontoceti) alt takımı içindeki yunusgiller (Delphinidae) familyasında sınıflanan türlerin büyük çoğunluğu ile nehir yunusları (Platanistoidea) üst familyasında sınıflananların tümü için kullanılan ortak addır.



Başta kıta sahanlıklarının görece sığ denizleri olmak üzere, tüm Dünya denizlerinde ve bazı nehirlerde bulunan yunuslar etçil canlılardır ve genellikle balık ve mürekkep balığı ile beslenirler. Yunusgiller (Delphinidae) familyası, balina lar (Cetacea) takımı içindeki en kalabalık familyadır ve evrim süreci açısından da görece yenidir: üyeleri yaklaşık 10 milyon yıl önce, Miyosen devrinde ortaya çıkmıştır. Yunusların hayvanlar âleminin en zeki canlılarından olduğu kabul edilir ve arkadaş canlısı genel görünümleri ile oyuncu tavırları, onları insanların gözünde popüler bir yere koyar.

Hz. Mus'ab Bin Umeyr




Hz. Mus'ab Bin Umeyr

Muhammed'in insanları İslam'a davet ettiğini duyan Mus'ab bin Umeyr, İbn Erkam'ın evine(Darul Erkam) gelerek İslam'ı kabul eder. Müslüman olduğunu duyan akrabaları onu hapseder. Müslümanların Habeşistan'a hicret edeceğini duyan Mus'ab, kaçarak hicret kervanına katılar ve Habeşistan'a gider.[2]

Bir süre sonra Habeşistan'dan döndü. Medineliler'den bir grup İslam'ı kabul etti ve Muhammed'den kendilerine İslam'ı anlatacak öğreticiler talep etti. Bu görev Mus'ab bin Umeyr'e verildi. Yani Medine'ye ilk hicret eden sahabi Mus'ab bin Umeyr'dir. Kendisine verilen bu görev dolayısıyla Mus'ab, İslam'da ilk öğretmen olarak kabul edilir. Medine'de ilk cuma namazı kıldıranın da o olduğu rivayet edilir. [3]

Mus'ab bin Umeyr Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Her ikisinde de İslam ordusunun bayraktarlığını yaptı. Uhud savaşında şehit edildi. Şehid edilişi şu şekilde nakledilir: Mekke müşriklerinden İbn-i Kâmia adında biri Muhammed'e saldırırken, Mus'ab bin Umeyr onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus'ab bin Umeyr'in sağ kolunu kesti. Mus'ab bunun üzerine sancağı derhal sol eline aldı. İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı. Bu haliyle kendini Muhammed'e siper yapan Mus'ab bin Umeyr'in üzerine hücum eden İbn-i Kâmia, vücûduna bir mızrak sapladı ve Mus'ab bin Umeyr yere yıkılıp şehid oldu. [4]

Defni sırasında onu kefenleyecek örtü bulunamadı. Sahabelerden Habbab, bu olayı şu şekilde rivayet eder:


Biz Hz. Peygamberle birlikte Medine'ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükâfatını Allah'tan bekleriz. Arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan âhirete gidenler vardır ki Mus'ab bin Umeyr bunlardan biridir. O Uhud günü şehid olmuştu da kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında Hz. Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti(Buhari, Cenaiz 27)








Köpekbalığı (Selachimorpha), kıkırdaklı balıklar (Chondrichthyes) sınıfının Elasmobranchii alt sınıfını oluşturan iki üst takımdan biri olan Selachimorpha (diğeri, Batoidea) içinde sınıflanan canlı türlerinin ortak adıdır. Hastalanmayan tek hayvan Köpek Balığıdır. Ayrıca yavrularını doğuran ender balık türlerindendir.

Timsahlar ve Balıklar




Ultimate Killers: Black Rhino Charge!



Gergedanlar Hakkında

Gergedan, gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bugüne kadar soyunu sürdürebilmiş kara hayvanları içinde filden sonra en iri olan hayvan türleri.

Özellikler Bugünkü gergedanların, üçü Asya'da, ikisi Afrika'da yaşaya beş türü vardır. Bunların hepsi iri yapılı, kısa ve kalın bacaklı hayvanlardır. Ayaklarında tek bir toynakla (geniş ve kalın tırnakla) çevrili üçer parmak bulunur. Kafaları iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyrukları ince ve oldukça kısadır. Son derece kalın olan derileri, kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır. Türleri ayıran en önemli fark burunlarının üstündeki boynuzların bir ya da iki tane olmasıdır. Asya'da yaşayan üç türden ikisi tek boynuzlu, öbür Asya türü ile iki Afrika gergedanı çift boynuzludur. İçlerinde en irisi olan beyaz Afrika gergedanı'nın ağırlığı beş tonu bulur. Gergedanların boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve tırnakların yapısındaki (keratin) denen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığına inanılır.


Davranış Otçul hayvanlar olan gergedanlar genellikle tek başlarına ya da aile grupları hâlinde geniş otlaklarda, çalılık ve bataklık bölgelerde yaşarlar. Yalnız Sumatra gergedanı sık ormanlarda yaşar. Görme duyularının zayıf olmasına karşılık koku alma ve işitme duyguları çok gelişmiştir. Hayvanlar arasında kendilerinden daha güçlü düşmanları olmayan gergedanlar insanla karşılaştıklarında da genellikle kaçarlar.

Ama bazen kızgın bir erkeğin ya da yeni doğum yapmış bir dişinin alışık olmadığı bir koku ya da sesle uyarıldığında körlemesine saldırdığı olur. Gergedan bütün iriliğine karşın hiç de hantal bir hayvan değildir. Saatte 45 km hızla koşabilir ve bu körlemesine koşu sırasında koca gövdesinden hiç beklenmeyen bir çeviklikle bir anda yönünü değiştirebilir.

Panda Kindergarten


Pandalar Hakkında

Küçük panda (Ailurus fulgens), Kızıl panda olarak da bilinir, etçiller (Carnivora) takımından çok ürkek ve tehlike altında olan bir tür. Üstünü yalıyarak temizlerken bir kediyi andırdığı için "Kedi ayısı"da denilir. Zoolojik sınıflandırılmasının ayrıntıları hala tartışılmaktadır.

Özellikleri Küçük pandanın uzunluğu 120 cm (+55-60 cm kuyruk), ayakta dururken boyu 28 cm ve ağırlığı 4,5 kg'a varır. Ömrü doğal olarak 9-10 yıla, hayvanat bahçesinde ise 14 yıla varabilir.

Dış görünüşü ile ilk bakışta bir rakuna benzer ama rakundan daha zariftir. Üstü kızıl kahverengi veya bakırımsı kahverengi, altı ise parlak siyah renkdedir. Yüzündeki renkler her hayvanda az çok farklı olabilir; yüzü genelde beyaz renkdir ve kızıl kahverengi gözyaşı damlalarını andıran işaretler vardır. Burnu kısa ve siyah renk, kafası yuvarlağımsı ve kulakları orta büyüklükte ve sivri olur. Kuyruğu siyah-beyaz halkalıdır.

Küçük panda pek ses çıkarmaz. Kendi aralarında iletişim kurmak için ötermiş ya da gıcırdarmış gibi sesler çıkarırlar.

Krill Belgeseli



Krill Hakkında

(Meganyctiphanes norvegica), Kuzey Atlantik Okyanusunda yaşayan bir kabuklu türüdür.
Zooplankton olarak yaşar ve okyanusdaki plankton içeriğinin önemli bir kısmını ve balinaların, balıkların ve kuşların besinini oluşturur. Güney Okyanusunda Antarktik krili (Euphausia superba) benzer roldedir. Kuzey krili Meganyctiphanes cinsine ait tek türdür.



Istakoz Hakkında Genel Bilgi

Istakoz denizlerde yaşayan kabuklulardandır. Renkleri türlere göre değişiklik gösterse de mavinin tonlarından yeşil, kahverengiye kadar renklerde görülebilir. Kanının rengi mavidir. 30-35 cm boy 4-5 kiloya kadar büyüyebilir. Türkiye'de Marmara denizi, boğazlarda, Ege denizinde görülür.

En büyük doğal düşmanı ahtapottur. Çok lezzetli ve pahalı bir deniz ürünüdür. Yaygın inanışın aksine canlı haşlanarak yenilmek zorundadır ve bu işlem sırasında bağıramaz. Çünkü diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yoktur. Çıkan sesler aniden çok sıcak suya maruz kalıp, çatırdayan kabuklarından gelir. Ani ölüm gereklidir yoksa su dışında kalan istakoz bir çeşit salgıyla ölmeden evvel kendi etini yenilmez hale getirir hatta zehirlenmeye sebebiyet verebilir.

Iguana Belgeseli

BBC - Swimming Iguanas! - Galapagos




İguana, İguanalar, Tropikal iklimde yaşayan egzotik bir kertenkele türüdür. Ağaçlarda yaşarlar. İguanalar genellikle 18-20 yıl arasında yaşarlar ve Tamamen otçul bir türdür; meyve , yaprak gibi bitkilerle beslenirler. Boyu çoğunlukla burnundan kuyruğuna kadar 1.3-2 metre ve dili 50cm uzunluktadır. Erkek iguanalar dişilerine göre daha agresiftir Erkek iguanalar Dişilerinin çene altındaki

Kendini kuyruğunu kırbaç gibi sallayarak korur.Dişlerini pek kullanmasa da çok tehlikelidir. İguanalar özellikle kuşlardan çok korkarlar.

Balina ve Deniz Aslanı




Ahir Zaman Belgeseli

Leoparlar

Puma Belgeseli izle



Puma

Puma (Puma concolor), dağ aslanı olarak da bilinen, Kuzey ve Güney Amerika'da yaşayan, kedigiller (Felidae) ailesinden yırtıcı bir hayvan türüdür. Bu büyük ve yalnız dolaşan kedi kuzeyde Kanada'nın Yukon bölgesinden güneyde And Dağları'nın güneyine kadar oldukça geniş bir alanda yaşar.[1] Bulunduğu çevreye uyum sağlayabilen puma Amerika kıtasındaki belli başlı her habitatta yer alır. Aşırı avlanma ve doğal yaşam alanlarındaki insan yerleşmeleri sonucu tarihi olarak bulundukları bölgelerde sayıları azalmıştır.[1] Ancak bazı alanlarda son zamanlarda yapılan koruma çalışmaları ile popülasyonlarının arttığına rastlanmıştır.

Çok geniş bir alana yayılan puma değişik habitatlarda çok çeşitli renklerde ve cüssededir. Amerika kıtasında jaguardan sonra ikinci en büyük kedi olan puma, kaplan, aslan ve jaguardan sonra dünyanın en büyük dördüncü kedisidir.[2] Leopardan daha da büyük olsa bile puma kükreyemediği için büyük kediler arasında sayılmaz ve Panthera cinsi içinde değil de Puma cinsi içinde sınıflandırılır.[3]

Hem pusu hem de takip avını yapabilen pumanın avları da oldukça çeşitlidir. Ana besini geyikdir fakat aynı zamanda böcek, fare, tavşan, evcil kedi ve köpek, alpaka, sürü hayvanlarını da avlar.[4] Sürekli olarak saklanan bir kedi olan puma insanlardan uzak durur fakat çok nadir de olsa insanlara saldırdığı görülmüştür.[5]




En büyük yılan

;;